friedrichnietzschefelsefe
  Felsefesi
 

Üstinsan

Üstinsan sözcüğünü ilk olarak teolog ve yazar Heinrich Müller, 17. yy'da yazdığı Geistlichen Erquickstunden adlı eserinde kullanmıştır.Nietzsche, üstinsanın tüm evrenin amacı ve sebebi olduğunu ileri sürmektedir. Ona göre Üstinsan insanlığın da amacıdır.

Nietzsche, üstinsan kavramıyla, soylu bir insan eylemliliği kavramını yeniden kurmaya çalışır.Son insan, yalnızca maddi teselli peşindeyken, üstinsan yaşamını büyük eylemler uğruna harcamaya hazırdır. Üstün olmak, isteyerek iyinin ve kötünün ötesinde durmaktır. Yine Nietzsche kendisini, üstinsanın habercisi olarak tanıtır ve kendini Zerdüşt ile özdeşleştirir. Bu konuda eserinde şöyle yazmıştır:

  "İnsan bir iptir ki hayvanla üstinsan arasına gerilmiştir. Uçurumun üstünde bir ip. Tehlikeli bir geçiş, tehlikeli bir yolculuk, tehlikeli bir geriye bakış, tehlikeli bir ürperiş ve duraksayış."
   
  "Çünkü insanlar eşit değildirler. Gerçek budur. Ve benim istediğim şeyi onlar istemezler."
   

İnsanların üstinsanı karalayacaklarını şu ifadelerle bildirir:

  "İddia ederim ki benim üstinsan dediğime, siz şeytan diyeceksiniz."
   
  "Sert olunuz!"
   
  "Panayırda kimse üstinsanlara inanmaz. Orada konuşmak isterseniz halk tabakası göz kırpar ve 'Biz hep eşitiz' der."
   
  "Haydi haydi, ey üstinsanlar! Ancak şimdi insan, geleceğin doğum sancısındadır. Tanrı öldü, şimdi dileriz ki üstinsan yaşasın.
Ey üstinsanlar, içten adamlar, açık kalpliler; güvensiz olun! Derinliklerinizi gizli tutun; çünkü bugün halk tabakasının günüdür."
   

Nietzsche'nin üstinsanı, belli bir evrim sürecinin ardından, insanlar arasından çıkıp, bütün insanlığı yönetecek, tüm insanlara tahakküm edecek bir diktatör değildir. O, her ne kadar on dokuzuncu yüz­yılda kapitalizmin yarattığı fabrika köleleri­ne, kapitalizmin Hristiyanlıktan miras alıp koruduğu köle ahlâkına, burjuva demokrasi­siyle onun eşitlik idealine karşı çıkarken, bu düzenin veya Avrupa'daki demokratikleş­menin bir yandan da zorbalık, acımasız bir diktatörün ortaya çıkışı için gerekli altyapı­yı hazırladığını söylemiş olmakla birlikte, onun üstinsanı, sanıldığının tersine, Hitler değildir.

"Tanrı öldü"

"Tanrı öldü" ya da tanrının ölümü), Alman filozof Friedrich Nietzsche'nin yaygın olarak alıntısı yapılmış bir sözüdür. İlk kez 1882'de Şen Bilim`de (Almanca: Die fröhlinche Wissenschaft) 108. (Yeni Çabalar), 125. (Deli) ve üçüncü olarak 343. (Keyifliliğimizin Anlamı) kısımlarda ortaya çıkar. Ayrıca Nietzsche'nin 1883 yılındaki, deyişin yayılmasına en büyük katkıyı sağlamış olan eseri Böyle Buyurdu Zerdüşt`te de görülür. Düşünce, Deli`de şöyle ifade edilmiştir:

  "Tanrı öldü. Tanrıdan geriye bir ölü kaldı. Ve onu öldüren biziz. Hala gölgesi beliriyor uzaklarda. Kendimizi nasıl avutacağız, biz katillerin katilleri? Neydi bıçaklarımızın altında ölümüne kan döken, dünyanın sahip olmuş olduğu bu en kutsal ve en kudretli şey: bu kanı kim silecek üzerimizden? Hangi su var bizi temizleyecek? Hangi teselli şölenlerinı, hangi kutsal oyunları icat etmek zorunda kalacağız? Fazla büyük değil mi bize bu davanın yüceliği? Buna layık olmak için birer tanrıya dönüşmeli değil miyiz?"
 
–Nietzsche, Şen Bilim, Kısım 125

8 Nisan 1966 tarihli Time dergisi kapağına "Tanrı Öldü mü?" sorusunu sordu ve eşlik eden makalede de o zaman için Amerika'da yükselmekte olan ateizme değiniliyordu. O zamanlar, Amerikan teolojisinde "tanrının ölümü" adında bir akım doğuyordu. Tanrının ölümü akımı kimi zaman teknik olarak, Yunanca theos (tanrı) ve thanatos (ölüm) sözcüklerinden türemiş olan "theothanatology" olarak adlandırılıyordu.

 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol